Küçük bir kasabada yaşayan Hasan Usta
Kucuk bir kasabada yasayan Hasan Usta
Küçük bir kasabada yaşayan Hasan Usta, yıllardır demircilikle uğraşan, herkesin güvendiği bir zanaatkârdı. Demircilik, kasabanın en eski mesleklerinden biri olduğu için Hasan Usta, babasından kalma bu mesleği en ince detayına kadar öğrenmişti. Kasaba halkı, her türlü işini Hasan Usta’ya yaptırır, onun emeğine ve işçiliğine güvenirdi.
Bir gün, kasabaya yeni taşınan genç bir çiftçi, Hasan Usta’nın atölyesine geldi. Çiftçi, tarlasındaki işleri daha rahat yapabilmek için yeni bir saban demiri yaptırmak istediğini söyledi. Hasan Usta, sabanın ölçülerini aldı ve çiftçiye bir hafta sonra gelip sabanını alabileceğini söyledi. Çiftçi teşekkür edip dükkandan ayrıldı.
Hasan Usta, her zamanki titizliğiyle işe koyuldu. Demiri ocağa attı, alevlerin arasında demiri dövmeye başladı. Demir, ateşle şekillenirken ustanın elleri yılların tecrübesiyle işliyordu. Ancak o gün Hasan Usta’nın zihni biraz dalgındı. Çiftçinin işini aceleyle bitirmek istedi ve saban demirini normalden biraz daha ince yaptı. “Nasıl olsa fark etmez, işini görür,” diye düşündü.
Bir hafta sonra çiftçi atölyeye geldi ve sabanını aldı. Hasan Usta, başıyla onayladı ve çiftçiyi uğurladı. Ancak içini kemiren bir huzursuzluk vardı. Yaptığı işin eksik olduğunu biliyordu ama çiftçi fark etmemişti. “Belki de bir sorun olmaz,” diye kendi kendine düşündü.
Aradan birkaç ay geçti. Bir gün Hasan Usta atölyesinde çalışırken, çiftçi tekrar kapıda belirdi. Ancak bu kez yüzünde derin bir hayal kırıklığı vardı. Elinde saban demirini tutuyordu ve demir kırılmıştı. Çiftçi, üzüntüyle Hasan Usta’ya dönüp, “Hasan Usta, tarlada çalışırken saban kırıldı. Bütün işlerim aksadı, tarlayı ekemedim. Ne olur, bana sağlam bir demir yap,” dedi.
O an Hasan Usta’nın içi cız etti. Yaptığı hatanın sonuçlarını görmek, onu derinden etkiledi. Vicdanı ağır bastı. O güne kadar işinde hiç kimseyi mağdur etmemiş, her zaman dürüst olmuştu. Ancak bu sefer işini aceleye getirmenin bedelini çiftçi ödemişti.
Hasan Usta, mahcup bir şekilde çiftçiye dönerek, “Kusura bakma evlat, bu benim hatam. Sabanı aceleyle yaptım ve gereken özeni göstermedim. Seni zor durumda bıraktım,” dedi. Ardından hemen ocağı yaktı ve bu kez saban demirini en sağlam şekilde yaptı. Saatlerce demiri dövdü, her detayı özenle işledi. İşini bitirdiğinde çiftçiye dönüp, “Bu saban demiri, tarlanı yıllarca sürdüğün halde kırılmayacak kadar sağlam,” dedi.
Çiftçi, Hasan Usta’nın dürüstlüğü ve hatasını kabul edişi karşısında şaşırmıştı. Ona minnetle bakıp, “Hasan Usta, senin gibi usta bulmak zor. Hatanı kabul etmen, işçiliğin kadar değerli,” diyerek teşekkür etti ve yeni sabanıyla tarlasına döndü.
Hasan Usta, o günden sonra işine her zamankinden daha fazla özen göstermeye başladı. Çünkü bir ustanın elindeki iş, sadece demirden değil, aynı zamanda vicdanından şekil almalıydı. Demirci olmak sadece güçlü kollara sahip olmayı değil, dürüst bir yüreğe sahip olmayı da gerektiriyordu.