Karım benim canımdı çok aşıktık birbirimize
Ellerim titriyordu, kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. O an ne yapacağımı bilemiyordum. Kapı aralanmış, içeriye baktığımda gördüğüm manzara gözlerimin önünden gitmeyecek bir kabus gibiydi. Leyla, başka bir adamla birlikteydi. Gözlerime inanamadım, beynim durdu sanki. O an, dünyanın en derin çukuru önümde açılmış gibi hissettim; içime büyük bir boşluk çöktü.
Saniyeler içinde zihnimde binlerce düşünce belirdi. Nasıl? Neden? Ne zamandır? Bu adam kimdi? Beni ne zaman bu kadar uzağa itmişti? Her şeyi sorgularken, ayaklarımın altından yer kaydı.
Bir süre orada öylece durdum, donup kalmıştım. Beni fark etmemişlerdi bile. İçimden bir çığlık yükseldi ama sesim çıkmıyordu. Bağırmak, odaya dalıp her şeyi kırıp dökmek istedim, ama yapamadım. Kapıyı sessizce kapattım, geri çekildim. Evden çıktım, nefes almakta zorlanıyordum. Sokakta bir süre yürüdüm, nereye gittiğimi bilmeden. Yıkılmıştım.
Arabaya bindim. Bir yandan kendimi sakinleştirmeye çalışıyor, bir yandan da gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Bu yaşadığım şey gerçek olabilir miydi? Aklım almıyordu. Yıllardır uğruna her şeyi feda ettiğim, aşkla bağlı olduğum kadının beni böylesine ihanete uğratabileceğine inanmak istemiyordum.
Gece boyunca arabada kaldım, zihnim karmakarışıktı. Her şey bir film sahnesi gibi akıp gidiyordu gözümün önünden. Kızımı düşündüm, masum kızımı. Onun geleceği, bizimle kurduğu bağ ne olacaktı? Kafamı ellerimin arasına aldım, sanki beynimde bir kavga vardı.
Sabah olunca eve geri döndüm. İçeri girdiğimde Leyla salonda oturuyordu. Beni görünce bir anlık şaşkınlık yaşadı ama ardından gözlerini kaçırdı. Sessizlik uzadı. O an öfkem yerini bir boşluğa bırakmıştı. Onun da gözleri dolmuştu, bir şey söylemek için ağzını açtı ama kelimeler dudaklarından dökülmedi.
“Sadece neden?” dedim. Sesim ne kadar titrek, ne kadar çaresizdi. “Neden böyle yaptın?”
Gözleri doldu. “Sana nasıl söyleyeceğimi bilemedim… Her şey birbirine karıştı. Uzun zamandır seninle aynı evde yaşamış gibiydim, ama sanki başka dünyalardaydık.”
Sözleri içimde bir hançer gibi dönüp durdu. “Bunu hak edecek ne yaptım Leyla? Ne eksikti bizde?”
Gözleri yere indi, sessizce ağlamaya başladı. “Hiçbir şey eksik değildi belki… Ama ben kayboldum. Sen çalışırken yalnız kaldım, kızımızla ilgilenmekten başka hiçbir şeyim kalmadı. Kendimi kaybettim.”
Bu sözler öfke duygusunu daha da körükledi. “Ben her gün çalışıp didinirken, seni ve kızımızı mutlu edebilmek için uğraşırken, sen… sen başka bir adamla mı mutluluğu aradın?”
Gözlerimin içine bakmaya cesaret edemedi. “Bu bir hataydı,” diye fısıldadı. “O an ne yaptığımı bilemedim. Sana söylemek için ne kadar çabalasam da dilim tutuldu.”
Sessiz kaldım. İçimde büyük bir savaş vardı; bir yanım her şeyin sona erdiğini biliyordu, diğer yanım ise onca yılın hatrına bir şans daha vermek istiyordu. O an, o evde kalmak istemedim. Bir süre daha sessiz kaldık, ama bu sessizlik hiçbir şey çözmüyordu.
“Gitmeliyim,” dedim sonunda. “Kafamı toparlamam lazım. Sana ve bu duruma nasıl yaklaşacağımı bilmiyorum, ama şimdi burada olamam.”
Leyla gözyaşlarını sildi, çaresizce arkamdan bakarken ben yavaşça kapıyı çektim. Evin dışına adım attığımda, soğuk hava yüzüme çarptı. O andan itibaren, hayatımın asla eskisi gibi olmayacağını biliyordum.
Arabaya bindiğimde tek düşündüğüm şey, kızımızın geleceğiydi. Onun bu durumdan etkilenmemesi için ne yapmalıydım? Bu sorular kafamın içinde dönerken, yollar belirsizleşmişti. Önümde zorlu bir yolculuk vardı, hem kalbimde hem de hayatımda toparlanması gereken çok şey vardı.
Son yorumlar