Karar vermek vicdanlarına kalmış
Hamile Kadının Defni Konusunda Verilen Karar
Doğum esnasında hayatını kaybeden hamile bir kadın, yıkanmak üzere yıkama tahtasına yatırıldığında, karnındaki bebeğin hâlâ hayatta olduğu fark edildi. Ortada büyük bir mesele vardı: Kadın hemen defnedilecek miydi, yoksa bebeğin dünyaya gelmesi için bekletilmeli miydi?
Orada bulunanlar arasında farklı görüşler ortaya çıktı. Kimileri, “Bu kadın hemen defnedilemez. Belki de beklediğimiz takdirde çocuk doğar ve hayata tutunur.” diyerek beklenmesi gerektiğini savundu. Diğerleri ise “Cenazeler geciktirilmez. Peygamber Efendimiz ‘Cenazelerinizi bir an önce toprağa verin.’ buyurmuştur.” diyerek derhâl defin işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Tartışmalar sürerken herkesin gözü İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye çevrildi. Herkesi dikkatle dinleyen Ebu Hanife, sonunda görüşünü açıkladı:
“Bu cenaze ne hemen defnedilir ne de bebeğin doğmasını beklemek doğru olur.”
Oradakiler bu söz karşısında şaşkına dönmüştü. “Öyleyse ne yapılmalı? Başka bir ihtimal mi var?” diye sordular.
Ebu Hanife, sakin bir şekilde olması gerekeni açıkladı:
“Bu annenin karnı cerrahi bir müdahale ile açılmalı, bebeği sağ olarak alınmalı ve ardından cenaze defnedilmelidir.”
Bu çözüm, herkes tarafından kabul edildi. Hemen bir hekim çağrıldı ve annenin karnı dikkatlice açılarak bebek sağ olarak dünyaya getirildi. Ardından anne, İslami usullere uygun şekilde defnedildi.
Bebeğin hayata tutunması büyük bir sevinç kaynağı oldu. Yıllar geçti, o çocuk büyüdü, sağlıklı ve akıllı bir genç oldu. Hayatı boyunca ilimle meşgul oldu ve Ebu Hanife’nin ilminden faydalandı. İnsanlar, bu çocuğun Ebu Hanife’nin fıkhî dehası sayesinde dünyaya geldiğini bildikleri için ona “Ebu Hanife’nin oğlu” lakabını taktılar.
Bu olay, bir âlimin ilmi ve ferasetiyle nasıl bir insanın hayatının kurtulabileceğini gösteren önemli bir kıssa olarak tarihe geçti…..
BİR KADIN ANLATIYOR
Bir nefes alarak başlar her şey. Derin, sancılı ve bilinmezlik dolu bir nefesle… Oysa bu nefesin neye gebe olduğunu kimse bilmez. Doğan her bebek, yaşamın başlangıcını simgelerken, her son nefes de bir hikayenin nihayete erişinin sessiz habercisidir.
Zamanın ötesinde, birbirinden habersiz ama kaderleri keskin bir hatla bağlı iki ruh vardı: Leyla ve Efe. Biri, bir hastane odasında doğuma hazırlanan gencecik bir kadın; diğeri ise hastanenin diğer tarafında, hayatının son anlarını yaşayan bir adam…
Bir Başlangıcın Eşiğinde
Leyla, sancılarının arasında annesine sıkıca sarılıyordu. “Anne, ya başaramazsam? Ya çocuğuma iyi bir anne olamazsam?”
Annesi, yumuşacık ellerini onun alnına koyarak fısıldadı: “Her anne, kızım, içindeki sevgiyi takip eder. Senin sevgin yolunu açacaktır.”
Doktorlar onu ameliyathaneye alırken, kalbi gürültülü bir nehir gibi atıyordu. Gözleri tavana kilitlenmişti. Dünyaya getireceği canlının nefesini hissedemese de, ruhunun derinliklerinde onun varlığını duyuyordu.
Bir an, tüm acılar durdu. Ardından odada yankılanan incecik bir bebek ağlaması duyuldu.
Leyla gülümsemek istedi ama gözleri kapanırken bambaşka bir his kapladı bedenini. Yaşıyor muydu? Uyuyor muydu? Yoksa o ışıklı tünelin eşiğinde miydi?
Bir Sonun Eşiğinde
Hastanenin diğer tarafında, Efe derin bir nefes alıp gözlerini tavana dikti. Onun nefesi, yılların yorgunluğuyla doluydu. Bedenine sığmayacak kadar fazla hatıra, zihninde dalga dalga yayılıyordu. “Hayat bitti mi?” diye düşünüyordu.
Yanı başında oğlu vardı. Elini tutup, “Baba, seni bırakmaya hazır değilim,” dedi.
Efe derin bir nefes alarak, “Oğulum, hayatın kuralı bu. Birileri gider, birileri gelir. Tıpkı benim babam gittiğinde senin doğduğun gibi…” dedi.
O an, odanın sessizliğini delen bir bebek ağlaması duyuldu. Genç adam, şaşırmış bir şekilde gözlerini babasına dikti. “Duydun mu baba?”
Efe gülümsemeye çalıştı. “Gidiyorum ama biri geliyor. Hayat böyle bir döngü…”
Son sözleri buydu. Bir el kapanırken, bir el açılıyordu. Bir nefes dururken, bir nefes başlıyordu.
Yaşam, Ölüm ve Döngü
O hastanenin duvarları arasında, birbirinden habersiz iki insan yaşamın eşiğinden geçti. Biri yeni bir yolculuğa başlarken, diğeri uzun bir yolculuğun sonuna gelmişti. Ancak farklı yollarda olsalar da, ikisi de aynı şeyi hissetti: Yaşam bitmez, sadece el değiştirir.
Son yorumlar