Hiç sevilmemiş, güzel bir söz duymamış bir kadındım

 

Odaya geldiği an içimde bir ürperti hissettim. Kapıyı kapattığında kalbim hızla atmaya başladı. Gözlerinin içine baktım, niyetini anlamaya çalıştım. O an hem korkuyor hem de içimde garip bir his uyanıyordu. Uzun zamandır kendimi kadın gibi hissetmemiştim, uzun zamandır birinin beni fark ettiğini bile düşünmemiştim. Ama bu doğru muydu?

Adam bana yaklaştı, ama bir adım geri çekildim. “Ne yapıyorsunuz?” diye sordum, sesim hafif titriyordu. O ise sakince gülümsedi, “Korkma, kötü bir niyetim yok. Sadece biraz konuşmak istiyorum,” dedi. Ama içinde bulunduğumuz durum öyle bir konuşmaya uygun değildi. Göz göze geldik, birkaç saniye içinde zihnimde binlerce düşünce geçti. Eşimin yıllardır bana söylediği tek bir güzel söz yoktu. Hiçbir zaman beni gerçekten fark ettiğini hissetmemiştim. Ama bu yabancı adam, sadece birkaç saat içinde, gözleriyle bile beni gördüğünü hissettirmişti.

Ama ben aldatmayacaktım, kendimi bu kadar basit bir zayıflıkla bırakmayacaktım. İçimdeki karışık duygulara rağmen derin bir nefes aldım ve “Lütfen dışarı çıkar mısınız?” dedim, sesim bu sefer daha güçlüydü. Adam bir an duraksadı, gözlerimi inceledi, sonra başını eğdi. “Özür dilerim, yanlış bir şey yapmak istememiştim,” dedi ve kapıyı açarak dışarı çıktı. İçimde bir rahatlama ve gurur hissettim.

Ama o gece uykum kaçtı. Tavanı izlerken düşündüm. Ben nasıl bir hayat yaşıyordum? Bir kadın olarak yıllardır sevilmemiş, fark edilmemiş, sadece bir gölge gibi yaşamıştım. Benim de sevgiye, ilgiye ihtiyacım yok muydu? Kendimi değersiz hissetmek zorunda mıydım? O adamın gözleri bile bana yıllardır kocamın veremediği hisleri vermişti. Ama asıl mesele başkaydı. Ben, kendi içimde, kendimi nasıl hissediyordum?

Ertesi sabah erkenden kalktım, aynaya baktım. İlk defa kendime gerçekten baktım. Yüzümde bir hüzün vardı ama derinlerde bir şey daha hissettim: Kararlılık. Kendime bir söz verdim. Bir başkasının ilgisine muhtaç kalmadan da değerli olabilirdim. Önce kendi içimde, kendi gözümde bir kadın olarak var olmalıydım. O gün yeni bir sayfanın başlangıcı olacaktı. Ve bu sefer başrol, yalnızca bendim.