ABD-Çin teknoloji savaşı ufukta beliriyor

Fullafk.com – Joe Biden’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı olarak göreve başlamasından bu yana, son üç aydır, ABD dış politikasında artan bir yeniden düzenleme gördük. Öncelikle, yönetim, son yirmi yıldır ABD dış politikasına musallat olan uzun savaşları sona erdirmeye çalışıyor.

ABD kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilmesine ilişkin açıklamasında Biden, ABD’nin 2021’de 2001’de yaşanan zorluklara daha fazla zaman harcamaması gerektiğini belirtti.

Terörizm, ABD için önemli bir ulusal güvenlik endişesi olmaya devam edecek; ancak yeni yönetimin onunla ilgilenme yolları ve tahsis etmek istediği kaynaklar yirmi yıl öncesinden çok farklı.

İkinci olarak, ABD dış politikası da yeni güvenlik atmosferine ve dünya çapında karşılaştığı ortaya çıkan zorluklara uyum sağlamaya çalışıyor. Geçtiğimiz üç ayda, bu zorluklardan bazıları Biden dış politika ekibi tarafından, ittifakları tamir etme ihtiyacı ve Çin meselesi de dahil olmak üzere farklı koşullarda karşı karşıya kaldı.

ABD’nin son yirmi yıllık tek taraflılığı, ülkenin dünya çapındaki ittifakları ve ortaklıkları üzerinde pek çok yara izi bıraktı ve Biden’ın bunlarla başa çıkmak için bazı güven artırıcı önlemler alması gerekiyor.

Benzer şekilde Biden yönetimi, istihbarat, askeri ve ekonomik bir tehdit olarak görülen Çin ile başa çıkmak için adımlar atılması gerektiğine inanıyor.

Biden’ın çifte önceliği

Bu arada, Biden yönetimi de önemli güvenlik sorunları olarak iki küresel sorunu gündeme getirdi: COVID-19 krizi ve iklim değişikliği.

COVID-19 kriziyle ilgili olarak Biden yönetimi, salgının merkez üssü olan ABD’deki durumu hafifletmek için adımlar attı. İklim değişikliği açısından, Biden Paris iklim anlaşmasına geri döndü ve ardından dünya liderlerini konuyla ilgili bir zirveye katılmaya davet etti.

Teknolojik tehditler

Bu zorluklara ek olarak, Biden yönetimi de teknoloji konusuna odaklanıyor.

Biden ve ekibi, teknoloji yarışını ABD’nin önümüzdeki on yıllarda başa çıkması gereken en önemli zorluklardan biri olarak görüyor.

Farklı ABD kurumları da Biden’ın teknoloji konusundaki hassasiyetini paylaşıyor. ABD ulusal güvenliğine yönelik tehditlerle ilgili en son değerlendirme raporunda, ulusal istihbarat müdürü teknolojiden ABD güvenliğinin kritik alanlarından biri olarak bahsetti.

Rapor, “teknolojik yeteneklerini artıran çok sayıda ülkenin onlarca yıllık yatırımları ve çabalarının ardından, gelişen teknolojilerdeki ABD liderliğine giderek daha fazla meydan okuyor … ülkeler ve daha az uyarı ile. ”

Bu rapora göre daha endişe verici olan şey, ABD’nin teknoloji açısından önündeki en büyük zorluğun Çin’den gelmesi.

Raporda, “Çin, ABD’nin birincil stratejik rakibi olarak öne çıkıyor çünkü teknoloji transferleri ve istihbarat toplama dahil olmak üzere ulusal hedeflerini ilerletmek için teknolojiyi elde etmek ve kullanmak için iyi kaynaklara sahip ve kapsamlı bir stratejiye sahip.”

Yönetim şimdiye kadar teknolojik zorluklarla başa çıkmak için birkaç farklı politikanın sinyallerini verdi: Ulusal Bilim Vakfı’na (NSF) bilimsel araştırmaları finanse etmek için büyük bir bütçe sağlamak, bilimsel ve teknolojik sırlar konusunda duyarlılığı artırmak ve bilimsel tesislerine siber saldırıları ve hackleme saldırılarını önlemek.

Teknolojiye olan bu artan duyarlılık iki şeyi gösteriyor. Her şeyden önce, Biden’in bunu “Amerika geri döndü” mirasının bir parçası olarak bırakmak istediği açık. Bu konunun başarılarından biri olmasını istiyor.

İkincisi, önümüzdeki yıllarda Çin ile ABD arasındaki ekonomik rekabetin sadece bir ticaret savaşı değil, aynı zamanda bir teknoloji savaşı olacağını gösteriyor.